
Matematik bir rüya gibidir, ama uyanıkken de görülebilir!
Çocuklar çoğunlukla matematiği sıkıcı bulurlar. Kurallar, formüller bunca şey yetmezmiş gibi bir de üstüne yapılan hatalar.. Bazen sanki matematik değil de, ceza gibi gelir onlara. Ama Hans Magnus Enzensberger’in Sayı Şeytanı kitabı tam da bu algıyı yıkıyor. Çünkü bu kitapta matematik, defter sayfalarına sıkışmış kuru işlemlerden çıkıyor; oyunlara, meraka karışıyor.
Kahramanımız Robert, matematikten nefret eden bir çocuk. Her sınavda hata yapmaktan korkuyor, sayılarla arası da pek iyi değil. Burası çok tanıdık geldi eminim :) Derken bir gece rüyasında “Sayı Şeytanı”yla tanışıyor, biraz sinirli ama bir o kadar da eğlenceli bir karakter. Tam on iki gece, ikisi birlikte sayılarla dolu bambaşka bir dünyanın kapısını aralıyorlar.
İlk rüyada Robert, “1”in önemini fark ediyor. Her şey 1’le başlıyor. Sıfır bile, bir olmadan anlam kazanamıyor. İkinci rüyada sıfırın gizemini, negatif sayıların tuhaf dünyasını ve “zıplayan sayıları” yani üslü sayıları keşfediyor.
Üçüncü rüyada asal sayılar çıkıyor karşısına: “bölünmeyi reddeden inatçılar onlar.” Bu tanım bile insanın içinde merak uyandırıyor, değil mi? Dördüncü gece kareköklerle tanışıyor; √2 gibi sayıların bitmeyen, sonsuz doğasını anlamaya başlıyor. Beşinci rüyada ise noktalarla oluşturulan üçgen sayılarla karşılaşıyor ve sayıların sadece hesaplanmadığını, aynı zamanda “görülüp hissedilebildiğini” fark ediyor.
Altıncı gece Fibonacci dizisi sahnede. Ya da Sayı Şeytanı’nın deyimiyle “Bonatschi dizisi”. Robert matematiğin sadece defterde değil, doğanın içinde de yaşadığını görüyor. Yedinci gece Pascal Üçgeni çıkıyor karşısına, her sayı bir desenin parçası. Sayılar arasında düzen var ve bu düzen estetik bir güzelliğe dönüşüyor. Matematik artık sadece mantıklı değil, aynı zamanda estetik ;)
Sekizinci rüya, “vınn sayıları” olarak anlatılan faktöriyellerin gecesi. Sayı Şeytanı sayıları hızla büyütürken, Robert permütasyonun ve kombinasyonun mantığını sezgisel olarak kavrıyor ve artık sayıların büyüme hızını değil, ardındaki düzeni de anlamaya başlıyor. Dokuzuncu gece ise Sayı Şeytanı onu sonsuzlukla yüzleştiriyor. Bitmeyen sonsuz bir sayı dizisi. Matematiğin bir sınırı olmadığını hissediyor.
Son üç rüya ise daha derin: irrasyonel sayılar, kanıtlama, imajiner sayılar.. Sayı Şeytanı artık bir öğretmenden çok bir rehbere dönüşüyor. Robert’a her şeye “inanmak” değil, “kanıtlamak” gerektiğini anlatıyor. Matematik artık onun için bir ders değil; düşünmenin önemli bir yolu haline geliyor.
Sayı Şeytanı, bence 13 yaş ve üzeri öğrenciler için soyut düşünmeye geçişte büyük fark yaratabilecek mükemmel bir kitap. Çünkü bu sayfalarda formüller değil, sorular var. Ve biliyoruz ki, her güzel keşif bir soruyla başlar..
✨ Gözde, | Matematik eğitimi üzerine notlarım